Uslu, “Sayın Kılıç eski siyasi geleneklerini devam ettirmek isteyen bir görüntü vermiştir ve kendisini tanıyan birisi olarak fevkalade üzüldüm. Eski Türkiye de yargıçlar, bürokratlar emeklilikleri yaklaştığında zehir zemberek açıklamalar yaparlardı. Kılıç’ta aynı duruma düştü. 10. Cumhurbaşkanı Sezer’in cumhurbaşkanlığına gelmesinde sayın Kılıç’ın epey bir katkısı var. Bunu hemen herkes biliyor. Üstelik kendisini hayrete düşürecek uygulamaları, icraatları olmasına rağmen sonuçta aynı yoldan gidiyor olması da yadırganacak bir durum.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Başbakanı egemenlik haftası içinde oraya gelmişken seçilmiş siyasetçilerin orada paylanmayı, azarlanmayı hak etmedikleri halde çalışılıyor olması da ayrıca nezaket dışı bir üsluptur. Bunlar eski Türkiye kalıntıları. Herkes söylediği söze söylediği sözün nereye varacağına dikkat etmek zorunda. Bugün borsanın düşmüş olması dövizin fırlamış olmasına sebep olmak için insanın eski Türkiye’de olup bitenden ders almamış olması gerekiyor.

Bu açıdan da fevkalade üzücü. Yeni Türkiye Milli Egemenliğin üzerindeki vesayetlerin kaldırılmasından, hak ve özgürlüklerin etkin kullanımında, halkın gücünün ve rolünün öne çıkartılmasında çok önemli mesafeler kat etmiştir. Bunları yok sayarak eski Türkiye’nin geleneklerini sürdürmek suretiyle siyasete rota çizmeye, biçimlendirmeye, şekillendirmeye, istikametini çizmeye çalışmak siyaseti küçüksemek, aşağılamak halkın iradesini aşağılamaktan başka bir anlam ifade etmez. Yargı bürokrasisinin siyaseti ve milli iradeyi hiçe sayan yaklaşımının hiçbir şekilde kabul etmemiz mümkün değildir” dedi.

Uslu, Sayın Kılıç’ın emekli olmasına az bir süre kaldığını vurgulayarak “ya emekli olur torunlarına bakar ya da çok istiyorsa cübbesini çıkartır, siyasete girer. 30 Mart seçim sonuçlarını çok iyi inceleyip değerlendirdiğini düşünüyorum. Muhalefetin tepkilerinden medet umarak, arkasına alıp yedekleyeceğini düşünerek bir Cumhurbaşkanlığı hayali varsa bunun yolu yordamı demokratik değerleri, nezaketi, seçilmişleri hiçe saymak değildir. Tam tersine demokrasinin kuralları içerisinde demokratik değerlere saygı duyarak yola çıkabilir. Kimse engel olmaz. Sonuca da razı olur” dedi.

Kılıç’ın demokratik değerler altında yaptığım bir açıklama kimse altında bir şeyler aramasın sözlerini de değerlendiren Uslu, “Kılıç’ın yaptığı açıklama hukuki bir açıklama değil. Siyasidir. Özellikle yüksek bir yargı kurumunun daha birleştirici sözlerinin daha kuşatıcı ve özelliklede hukuk içerisinde kalarak yapılmış olması beklenirdi.

Ama tamamen siyasi bir söylemle, siyasetçilere karşı bir pozisyon alarak siyasete istikamet veren sözlerin kabul edilmesi mümkün değildir. Niyetinin ne olduğunu bilemeyiz. Sonuçta oruca kalkarken namaza dururken niyetlenebilir insanlar. O Allah’la kul arasındadır ama demokrasilerde insanlar beyanlarıyla değerlendirilirler.

Hatta güzel bir söz vardır “Uslub-u beyan ayniyla İnsandır.” diye. Hangi üslupta ve beyanda bulunmuş ise o kendisinin kişiliğini benliğini yansıtır. Şuanda Kılıç, geçmişte eleştirilen bir kısım politize olmuş, militan yargıçların durumuna düşmüştür. Siyaseti küçümseyen, aşağılayan, siyasetçiye rota çizmeye, yol haritası vermeye çalışan yaptıklarının insan hakları boyutunu görmezden gelerek, seçilmiş siyasetçileri küçük düşüren bir yaklaşım. Hatta Başöğretmen edasıyla onların azarlanarak, paylanarak gönderilmesi hiç de şık Yeni Türkiye’ye yaraşan bir durum değildir.

30 Mart seçim sonuçlarında halkın verdiği mesajı doğru okuyamayan kafa halkın bir kez daha gerisine düşmüştür ” dedi.