Alınan bilgilere göre Çorum Barosu Av. Hikmet Keleş’in ATP Koza Turizm Seyahat, ATP Havacılık ile Koza İpek Sigorta yönetimlerinde görevlendirildiği öğrenildi.
Ankara 5'inci Sulh Ceza Hakimliği, Koza İpek Grubu'nun tüm şirketlerine, "Fetullah Gülen Terör Örgütü'ne yardım ettikleri, onlara katıldıkları" gerekçesiyle "tam yetkili kayyum" atadı. Kararda, "himmet paralarının aklandığı, FETÖ'ye finans sağlandığı, okullarda FETÖ'ye eleman kazandırıldığı, medya gücüyle de örgüt mensuplarının aklanmaya çalışıldığı" belirtildi. Paralel yapıya kaynak aktardığı ve onun adına faaliyet yürüttüğü uzun süredir kamuoyunun gündeminde olan Koza İpek Grubu için, Ankara Başsavcılığının talebi üzerine, 5'inci Sulh Ceza Hakimliği'nin kararıyla "dur" denildi. Ankara Başsavcılığı, FETÖ soruşturması kapsamında alınan bilirkişi raporları ve araştırmalar sonucunda Koza İpek Grubu'nun FETÖ'ye kaynak ve insan sağladığı bulgularına ulaştı. Başsavcılık bu bulgular üzerine Ankara Sulh Ceza Hakimliği'ne başvurarak Koza İpek Grubu'nun 21 şirketine de kayyum atanmasını talep etti.
TAM YETKİLİ KAYYUM
Kararda şöyle denildi: "Devletimizin yapısına yönelik hükümeti yıkmaya, değiştirmeye, görevlerini yapmaya engel olmaya çalıştığı iddia edilen FETÖ/PDY adı altındaki böyle bir örgütün faaliyetlerine katılan, yardım eden olduğu raporlarla belirtilen şirketlere sadece denetim yönünden kayyum atanması bu suçların işlenmesine engel olamayacağı gibi delillerin toplanması ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılması yönünden yetersiz kalacaktır. Bu sebeplerle hakimliğimizce anılan şirketlere yönetim organının yetkilerinin tümü ile devredildiği kayyum tayini zorunlu görülmüştür."
DÖRT GEREKÇE
Kararda, talepte bulunan Başsavcılığın yazısına da atıfta bulunarak hangi gerekçelerle kayyum atandığı şöyle aktarıldı: "Cumhuriyet Başsavcılığının yaptığı soruşturmada FETÖ/PDY terör örgütü tarafından toplanan himmet paralarını şirketlerinin faaliyetlerinden elde edilmiş paralar gibi göstererek akladığı, şirketlerinin kazançlarından örgüte finansal kaynak sağladığı, medya organları aracılığı ile örgütün işlediği suçları gizlemek ve kolaylaştırmak amacıyla kullandığı, tüm şirket faaliyetlerinin örgüt amaçları doğrultusunda yönlendirildiği iddia edilmiştir." Kararda, bu faaliyetlerin FETÖ yöneticisi olmak suçundan şüpheli olan Hamdi Akın İpek'in yöneticisi ve ortağı olduğu şirketler aracılığı ile yapıldığı, diğer şüphelilerin ise bu şirketlerde yönetici kadrosunda çalıştıkları belirtildi. Kararda, "FETÖ tarafından toplanan himmet paralarını, şirketlerinin yasal faaliyetlerinden elde edilmiş paralar gibi göstererek akladığı, şirketlerinin kazançlarından örgüte finansal kaynak sağladığı, hizmet adı altında ihtiyacı olan kişi ve kurumlara bağış yaparak, eğitim kurumları aracılığı ile eğitim ve burs vererek FETÖ'ye eleman kazandırdığı, yazılı ve görsel medya organları aracılığıyla FETÖ'ye yönelik olarak yürütülen tüm adli soruşturmaların siyasi ve algı operasyonu olduğu yönünde haberler yaptırılarak, FETÖ mensuplarını suçtan kurtarmaya çalıştığı anlaşılmış olup, şirket yönetimlerinin mevcut hali ile devam etmesi halinde, belirtilen suçların şirketlerin faaliyetleri çerçevesinde işlenmeye devam edeceği hususunda kuvvetli şüphenin bulunması ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için FETÖ yöneticisi olmak suçundan şüpheli olan Hamdi Akın İpek'in yöneticisi ve ortağı olduğu, diğer şüphelilerin ise yönetici kadrosunda çalıştıkları, belirtilen şirketlere, belirlenecek kişilerin yönetim kurulu yetkilerine sahip olacak şekilde CMK 133/1 maddesi gereğince kayyum tayin edilmelerine karar verilmesi kamu adına talep edilmiştir."
ADRES ŞİRİNLER KÖYÜ
Sulh Ceza Hakimliği'nin kararında, Başsavcılığın yaptırdığı bilirkişi raporuna da atıf yapıldı. Kararda, kayyum atanan şirketlerin "bilinçli olarak tesis edilen kurumlardan oluşturulduğu, bu kurumların birbirleriyle ilişkili oldukları, kurum ortaklık yapılarında yer alan kişilerin neredeyse tüm şirketlere hakim derecede aynı kişiden oluştuğu, kurumların aynı adreste oldukları, farklı adreslerdekilerin ise Ankara Yenimahalle merkezindeki Smurfs Village, yani Şirinler Köyü adresinde toplandıkları" kaydedildi.
7 MİLYAR DOLARLA KAÇTI
Fetullahçı Terör Örgütü'ne finansman sağladığı iddiasıyla hakkında soruşturma açılan ve tutuklanma kararı çıkarılan Koza İpek Yönetim Kurulu Başkanı Akın İpek, grup şirketlerinde arama yapılmadan önce yurtdışına kaçmıştı. Akın İpek'in bankalar aracılığıyla şirketlerinin hesabında bulunan 7 milyar 40 milyon doları Bahreyn, Malta ve Kıbrıs'taki hesaplara aktardığı gerekçesiyle iddianame hazırlanmıştı.
21 ŞİRKETİ VAR
1- Koza-İpek Eğitim Sağlık Hizmet Yardım Vakfı
2- Koza Altın İşletmeleri
3- Koza Anadolu Metal Madencilik İşl.
4- Koza İpek Holding
5- İpek Doğal Enerji Kaynakları Araştırma ve Üretim
6- Doğu Anadolu Maden Arama ve Sondaj
7- ATP Havacılık Ticaret
8- ATP İnşaat ve Ticaret
9- Koza İpek Basım Sanayi Tic.
10- ATP Koza Gıda Tarım Hayvancılık
11- ATP Koza Turizm Seyahat ve Ticaret
12- Koza İpek Sigorta Aracılık Hizmetleri
13- Koza İpek Tedarik Danışmanlık Araç Kiralama Tic.
14- AZ ipek Danışmanlık Proje Rek ve Org Hizmetleri Ticaret
15- BB İpek Danışmanlık Proje Rek ve Org Hizm Tic.
16- Kontaklı Metal Madencilik San. Tic.
17- Özdemir Animuan Madenleri
18- Koza Altın İşletmeleri
19- İpek Doğal Enerji Kaynakları Araştırma ve Üretim
20- ATP Havacılık Tic.
21- Atlantik Eğitim
CHP MİLLETVEKİLİ CİHANER: VERİLEN KARAR DOĞALDIR
Cihaner şöyle konuştu:
"Eğer Fethullah Gülen örgütlenmesinin, yapısının, cemaatinin, ya da MGK'nın deyimiyle Fethullah Gülen Terör Örgütü'nün bir suç yapılanması olduğuna karar veriyorsanız, o şirketlerin de o yapılanmayla ilişkilerini belgelemişseniz, bu tarz tedbirlere başvurulabilir. Kanalları Digitürk'ten çıkarma gibi tedbirlere de böyle bakmak gerekir. Ancak üzerinde asıl durulması gereken şey, Fethullah Gülen yapısının bir suç örgütü olup olmadığıdır. Bana göre, bu yönde güçlü emareler, bulgular var. Sadece kanun dışı dinlemelerin bile, belli bir organik yapı içerisinde bu gruba mal edilebileceğine ilişkin ellerimizde veri var. "
Cihaner, bu tip tedbirlerin suça karıştıkları gerekçesiyle daha önce bankalara da uygulandığını hatırlatarak, şöyle bir örnek verdi:
"Mesela, bir yapılanma eğer uyuşturucu kaçakçılığı, silah kaçakçılığı yapıyorsa, onun beslediği, ya da kendisini besleyen şirketlere karşı bu tip tedbirler uygulanabilir. Ancak bunu yapmak için, o yapılanmanın suç örgütü olduğunu ortaya koymanız, bu şirketlerle organik bağını belgelemeniz gerekir"
******************************************************************************
İŞTE ERSOY DEDE'NİN KOZA-İPEK GRUBUNUN KAYYUMA DEVREDİLMESİ KARARININ ARKA PLANINI ANLATTIĞI O YAZI
Bu İşin Basın Hürriyeti ile Ne İlgisi Var!
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebi ve Ankara 5. Sulh Ceza mahkemesinin kararı ile, Koza İpek Holding ve bünyesindeki şirketlere kayyum atandı. Elbette bu şirketler arasında, holdinge bağlı çalışan medya grubu da var. Dolayısıyla medyanın yönetimi de kayyuma devredilmiş oluyor. Bunu da fırsat kaybetmeden 'basın hürriyeti' kapsamında dünyaya satmaya çalışıyorlar. Baştan peşin peşin söylemek lazım. Bu işin basın hürriyeti ile izah edilir bir tarafı yok. Bu işin basınla ilgili tek kısmı, basın organlarının da aynı şirket bünyesinde olmasından kaynaklanıyor..
**
KAÇAK PATRONUN ŞİRKETLERİ!
Değerli dostlar, aralarında bu gazete ve televizyonların da bulunduğu Holdinge Kayyum talebi, emniyet ve savcılıkça atanan 3 kişilik bilirkişi heyetinin hazırladığı raporla gündeme geldi. Rapora baktığımızda, sahibi örgüt yöneticisi olmak, terörün finansmanı, terör örgütü propagandası ve kara para aklamak gibi suçlardan aranırken yurt dışına kaçan Akın İpek'in, şirketlerine kayyum atanmasından daha doğal ne olabilirdi ki?.. Bu kadar beklenmesine şaşırmak lazım..
ISRARLA BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNE DARBE YALANINI SÜRDÜRÜYORLAR
Ama birileri ısrarla getirip getirip işi 'basın hürriyeti'nde kilitlediği zaman içinden çıkılmaz bir yere doğru gidiyor iş.. Bakınız yazının sonunda işin medya kısmına değineceğim. Ama bir iki satır işin aslını yazayım buraya.. Kayyuma temel olan emniyet ve bilirkişi raporunda geçen ifade Smurfs Village.. Yani Şirinler Köyü..
**
ŞİRİNLER KÖYÜ OPERASYONU
Bu metot, kara para aklamanın onlarca yolundan biri.. Fonların fiziken ülke dışına kaçırılmasından tutun da hayali şirketler kurulmasına, vergi cennetlerinde yatırıma, kumarhane ve gazino gibi iş yerleri kurulmasına kadar pek çok yolu var.. Ama bilirkişiler, Akın İpek Grubu'nun, şirinler yöntemiyle kara para akladığı yönünde görüş bildirmiş. Şöyle anlatayım.. İstisnaları dışında pek çok ülke, belirli tutarlardaki nakit işlemlerinin bildirilmesini mecburi tutar.. Misal Amerika Birleşik devletleri'nde, 10 bin doların üzerindeki işlemlerinizi bildirmeniz gerekir.. Şirinler metodu işte burada devreye giriyor.. Eldeki miktar, üst limite yakın ancak limitin bir tık altındaki rakamlara bölünür. ABD için 9.990 Dolar diyelim..
KARA PARA TRAFİĞİ
Şirinler Köyü sakinleri tarafından aynı bankanın farklı şubelerine ve farklı bankalara bu paralar yatırılır.. 50 kişi adam başı 9,990 doları aynı bankanın farklı şubelerine veya farklı bankalara yatırırsa, tek seferde 499,500 dolar sisteme sokulmuş olur.. Bu 10. günün sonunda 4,995.000 Doları bulacak demektir.. Aynı kişiler başka bankalara da aynı işlemi yaparlarsa, hayal bile edilemeyecek büyüklükte bir para çok kısa bir zaman içinde nakit bildirimi zorunluluğuna takılmaksızın ülke dışına çıkarılabilir.. Savcılık şimdi bu şüpheyle mahkemeye müracaat etmiş, mahkeme de bu talebi yerinde görmüş.. Dolayısıyla da kayyum atamış.. Sahibinin firari olduğu bir ortamda, şirketlerine kayyum atanmasına şaşıranlara şaşıyorum..
**
MEDYAYA EL KONULMASI LAZIM
Gelelim işin medya kısmına.. Evet fırtına koparıyorlar basın hürriyeti falan diye. Ve bu kayyum atamasını da basın hürriyetine vurulmuş darbe gibi göstermeye çalışıyorlar.. Diktatörün herkesi susturduğu algısını yükseltiyorlar. Daha dün komünist partinin yöneticisi devlet televizyonunda, TRT'de, çıkmış "diktatör"e "Deli" diyordu.. Nasıl bir diktatörlükse, devlet televizyonuna bile sözü geçmiyor. Ama örgüt medyası, firari patronunun kara para aklama operasyonu nedeniyle kayyuma geçince ortalığı ayağa kaldırıyor.. Ben açık söyleyeyim bu alınan karardan memnun değilim. Çünkü emsali olmayacak..
7/24 TERÖR ÖRGÜTÜ PROPAGANDASI YAPAN MEDYA GRUBU
Çünkü bu evet dolaylı olarak örgüt medyasının yönetiminin değişeceği anlamına geliyor evet ama bunun savcılığın kara para talebi ve mahkemenin kayyum kararı ile değil bizzat 'terör örgütlerinin medyası olamaz, MGK kararıyla kırmızı kitaba girmiş bir örgüt, kendi medyasından propagandasını yapamaz' diye bir kararla el konması gerekirdi.. Digiturk hangi saikle indirdiyse platformdan devlet de aynı gerekçeyle el koyacaktı bu kanallara, gazetelere.. Elbette bir yapıya milli güvenlik kurulu kararıyla ulusal güvenliği tehdit eden yapı' denmişse.. Devletin topyekün mücadelesinde kararlılık vurgusu yapılmışsa.. 'Kırmızı Kitap'ta tanımlanan iki paralel yapıdan biri olan Fethullahçı Terör Örgütü'nün 7/24 propagandası yapılıyorsa, o kanal konvansiyonel anlamda yayın yapmaktan men edilir. Bu bu kadar açık..
DEVLET – MEDYA İLİŞKİSİ
Tek bir örnek vereceğim size.. 2013'te bir CIA ve Ulusal Güvenlik Dairesi elemanı olan Edward Snowden, ABD'nin 122 devlet ve hükümet başkanının dinlendiğini iddia ederek birtakım belgeler çıkardı.. Bu belgelerin bir kısmı da The Guardian gazetesinde yayınlandı.. The Guardian'dan evvel bu belgeler Amerikan CNN televizyonuna da geldi. CNN editoryel bir kararla böyle bir haberi yapmayı reddetti.. Bunu da; "ulusal güvenlikle ilgili gizli bilgilerin ifşa edilmesine araç olmayı reddediyoruz" diyerek kamuoyuna duyurdu.. Guardian ise bu belgelerin çok küçük bir kısmını yayınladı. Guardian Genel Yayın Yönetmeni Alan Rusbridger bu yayının hemen ardından kendini hakim önünde buldu.. Hakimle oturdu ve pazarlık yaptı.. Rusbridger, ne isterlerse yapacaklarını yeter ki gazeteyi kapatmamalarını talep etti. Sonra dünya televizyonlarına da konu olan o görüntüleri izledik.. The Guardian çalışanları, ellerinde matkap ya da beton taşlama makinesi ile bilgisayarların hard disc'lerini paramparça ettiler.. Kalın sağlıcakla.
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...