Değiş(tiril)en Ortadoğu ve Türkiye’nin Duruşu

23 Aralık 2014 11:46
Videoyu Aç Değiş(tiril)en Ortadoğu ve Türkiye’nin Duruşu
A
a

İngilizlerin yeni dünya sistemi ve Vestfalya düzenine göre şekillendirilmiş olan haritada kendisinin doğusunda kalan yerlere “doğu”, batısında kalan yerlere “batı” demesinin sonucunda bugün Türkiye’nin güneyinde kalan İslam Topraklarına “Ortadoğu” denmiştir.

Kavramsal çerçeve önemli olduğundan ve epistemolojik olarak kendi literatürümüz dışında olsa da akademik anlam yönünden anlaşılması için bu kavramı kullanacağım.

Osmanlı bakiyesi olduğu yıllarda “medeniyetler beşiği” olan bu topraklar yeni dünya düzeni ile üçüncü dünya ülkeleri olmuştur! Ulus-devletlerin çizdiği yapay sınırlar bugün maalesef zihinlere de hakim olmuş durumdadır. Osmanlı’nın kollarını koparırcasına çizilen sınırlar ile değiştirilip dönüştürülmüş ve hasta adamı öldürmek için yapılmış projelerin geneli Ortadoğu üzerindedir. Cumhuriyet ile birlikte yabancılaştığımız mirasımıza Özallı yıllarda yeniden yüzümüzü döndük. Türkiye Cumhuriyetten Özallı yıllara kadar Doğu’ya sırtını dönen, soğuk bakan, ilişki geliştirmeyen, öz akrabalarına mesafe koyan bir ülkeydi. Ancak Türkiye bölge ülkeleriyle arasına mesafe koyarken başta ABD olmak üzere batılı ülkeler Ortadoğu’yu şekillendiren ülkeler oldular. Özellikle İsrail projesi bunun en belirgin yansımasıdır. ABD ve kurduğu ittifak üyeleri kendilerine bağlı diktatörler ortaya çıkararak sömürge paylaşımını gerçekleştirdiler. Bu paylaşımın bugünkü tezahürü ise neokolonyalist düzendir.

Günümüz Ortadoğu’sunda ise köklü siyasal ve toplumsal değişimler görülmektedir. Sömürge düzeninin kalıntıları neokolonyalizme rağmen siyaset sahnesinden uzaklaştırılmaya başlamıştır. Özellikle diktatörlere karşı başlatılan özgürlük ve adalet hareketleri ile Batı’nın korumacı şemsiyesi altında bulunan yönetimler tek tek yıkılmaktadır. Bu yıkımlar ile görmekteyiz ki sömürge ile kurulup Soğuk Savaş sonrası pekiştirilen eski düzen artık sürdürülmeyecek. Bu gelişmeler olurken siyasal meşruiyet sorunlarına ekonomik krizler, fırsat eşitsizliği gibi parametreler eklenince önümüzdeki yıllarda büyük değişim yaşanacağı görülmektedir. Sömürge düzeni yıkılırken Ortadoğu halkları kendi tarihlerini baştan yazacaklar. Sömürge mirasından kurtulmaya çalışan halklara Türkiye’nin duruşu dostane ve kendi özgü bir bölge vizyonu olmalıdır. NATO üyesi olup onlarla hareket eden, dış politika elitlerinin sözünden çıkmayan bir Türkiye yerine, Özal’ın başlattığı Neo-Osmanlıcı bir dış politika izlemelidir.

Bölgede yeni siyasi elit olmak için ciddi bir duruş sergilen Türkiye; içe kapanık, güvenlik tehdidi temelli dış politikadan, küresel ve bölgesel aktörlerle yakın ilişkiler geliştiren  köklü bir değişim geçirmektedir. Darbe dönemlerinde iç karışıklarla ve ideolojilerle uğraşmak zorunda bırakılan Türkiye, bunlardan kurtulup Ortadoğu’yu yeniden keşfetmekte ve tarihin yüklediği büyük sorumluluk ile özüne dönmektedir. Sadece tarihi sorumluluğu ile kültürel alanda değil, ekonomik ve siyasal alanda da iş birliği içinde olmaya başlamıştır.

Değişim ile gelen yakınlaşma stratejik anlamda da Türkiye açısından önem arzetmektedir. Çünkü devam eden devrim girişimleri Türkiye’nin lehine sonuçlanması istenmemektedir. Hatta karşı devrim geliştirmeye çalışılmaktadır ki Mısır’da bunun yansımasını yapılan darbe ile görmüş olmaktayız. Sorun sadece bununla da sınırlı bırakılmamaktadır. Türkiye’yi üç sorunsalın içine çekmek için çalışılmaktadır. Bu sorunsallar Türkiye’nin ideolojik davrandığı, yalnızlık ve irrasyonelite söylemleridir. Böyle olunca iki düzlemde değişimler yaşanmakta ve Türkiye’nin duruşu da şekillenmektedir. Bu düzlemlerden biri devletler düzeyinde yeni ittifakların oluşması ve bu ittifaklara karşı ittifakların kurulmasıdır. Bu açıdan Türkiye’ye karşı oluşan ittifaka karşı Türkiye Ortadoğu halkları ve yönetimleri ile karşı ittifak geliştirmelidir. İkinci düzlem ise devlet-altı siyasi oluşumların aktör olarak ortaya çıkmasıdır. İkinci düzlemde çatışma çözümü çerçevesinde bu aktörlerle ilişki geliştirilmelidir. Zaten söylenen her sorunsala rağmen Türkiye ortak mekan ve tarih bilinçle Suriye başta olmak üzere halkların taleplerine de bu şekilde yaklaşmıştır. Sömürü düzeninin yönetimlerine değil de muhaliflerle yakınlaşması bu sebepten önemlidir.

Türkiye yukarıdaki eleştiriler karşısındaki tutumu ile halkların hamisi olmayı başarmıştır. Yönetimlerle sorunlar olsa da halklarla kardeşlik pekişmiştir. Önümüzdeki yıllarda yönetime gelecek olan bugünün gençleridir. Bu gençler değişen, dönüşen, özüne dönen Ortadoğu’da Türkiye ile iyi ilişkiler geliştirecektir. Yeni  Ortadoğu için Türkiye’nin duruşu son on yılda olduğu gibi sınırlara saygısızlık etmeden sınırların kalktığı anlayışta devam etmelidir/edecektir. İlerleyen yazılarda sorunsallar ile Türkiye’nin Ortadoğu vizyonunu işlemeye devam edeceğiz.

Vesselam…

Kaynak : www.hitittv.com
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

hava durumu HAVA DURUMU
anket ANKET

Çorum'un En Güvenilir Siyasetcisi Kim?

e-gazete E-GAZETE
arşiv HABER ARŞİVİ
linkler LİNKLER
  • http://www.hitittv.net Çorum'un Ulusal ve Yerel
  • İnteraktif haber sitesi
  • Sondakika Çorum Haberleri
duyurular DUYURULAR
Bu haber ilginizi çekebilir! Kapat

sol reklam
Önce çevre
Erdoğan reklam