Vefatının ikinci yılında HAFIZ RECEP CAMCI’YI ANMA PROGRAMI düzenlendi.
Konser öncesi ikindi namazını müteakip Çorum Ulu Camii’nde mevlîdi şerif tilâvet edildi.

21 Kasım Çarşamba akşamı Çorum Devlet Tiyatro Salonunda düzenlenen programa Dini musiki alanında Türkiye’nin tanınan simaları katıldı. Marmara İlahiyat Fakültesi İmam Hatibi Halil Necipoğlu, Sebahattin Zaim Üniversitesi Öğretim görevlisi Ender Doğan, Üsküdar Valideyi Cedid İmam Hatibi Kerim Öztürk, Fatih Yavuz Sultan Selim Camii İmam Hatibi Aziz Hardal, Çorum Ulu Cami Müezzini Hasan Çakmak, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyeleri Prof Dr. Fazlı Arslan ve hemşerimiz Doç.Dr.Ubeydullah Sezikli solist olarak katıldılar. Programda sazende olarak ise Kanunda Doç.Dr. Muharrem Hafız, Gitarda İstanbul Kent Orkestrası Aranjörü Fatih Yavuz, Udda İstanbul Üniversitesi Doktora öğrencisi Emre Işık, Kemanda Medeniyet Üniversitesi Arş.Gör. Semih Özdemir, Çello da İstanbul Kent Orkestrası Şefi Gökhan Karcebaş, Ritim Sazda İstanbul Üniversitesi Arş.Gör. Talha Günaydın, Ney de İstanbul Üniversitesi Arş.Gör. Eren Köksal, İstanbul Üniversitesi Arş.Gör. Tayyip Durceylan yer aldı.

SEZİKLİ’DEN BELEDİYE’YE SİTEM

Çorumun ve Hafız Recep Camcının Anadolu ilahilerinin derlenmesi konusunda öncü bir rol üstlendiğini anlatan Doç.Dr. Sezikli bazı cahil insanların musiki ile uğraşan insanları basite aldıklarını ama akıllarının bir kenarına Eski Türklerde kopuz çalamayanları devlet başkanı yapmadıklarını Osmanlı padişahlarının neredeyse tamamının müzisyen olduğunu hatta makam icat edecek kadar müzisyen olduklarını yazmalarını isterim dedi. Toplumun kanaat önderlerine önem vermek gerekir. İşte Hafız Recep Camcı’da maalesef bütün sanatkarlar gibi yaşarken kıymeti çokta anlaşılamayan insanlardandı. Topluma yön veren bu tür insanların programlarını şahısların değil Belediyelerin yapmaları en azından tamamını yapmasalar bile bir köşesinden olaya dahil olmaları gerektiğini belirten Sezikli makamlar insanlara baki değil bu gün sen varsın yarın başkası ama toplumların kültürel alt yapılarını oluşturmak, korumak ve devam ettirmek sizin öncelikli vazifeniz. Yol yapmak park inşa etmekle farklılık yaratamazsınız bunları herkes yapıyor zaten. Bir şehrin farkı kültürü ve bu kültürü yaşatan insanlara sahip çıkması ile olur. Toplumla kucaklaşmak, mütevazi olmak, onlardan birisi gibi yolda onlara tebessüm etmekle değil onların değerlerine saygı göstermekle olur. Böyle olmayanlar artık yoklar. Gelip böyle olmayanlarda muhakkak yok olacaklar. Diyen Sezikli sözlerine Çorumun kültür sanat hayatına yön verenlere lütfen destek olun din, dil, mezhep ayırımı yapmadan bunları yapın zira bu bir Peygamber ahlakıdır diye son verdi.

Katılımcılara Plaket takdim edildi.

Program öncesi video gösteriminde Recep Camcı kendi hayatını anlattı

HÂFIZ RECEP CAMCI

1933 yılında Çorum'un Burhankahya şimdiki adıyla Yavruturna Mahallesinin Kulaksız Camii karşısında dört nolu evde dünyaya geldi. Muhterem babası, Hâfız Ahmet Efendi, muhtereme annesi Suade Hanımefendidir. Dedesi, Hâfız Hamdi Efendi Babaannesi Hâfıza Kâfiye Hanımefendi, dedesinin dedesi Seyyid Ahmed Efendi, babasının babası Seyyid Hâfız Veyis Efendidir. Onun da babası Çorum Ulucamii’nde imamlık yapmış ve vefatından sonra Cami-i Kebîr’in mihrabının önündeki o zamanın kabristanına defnedilen Hâfız Mehmet Efendidir. Receb Camcı, doğduğu andan itibaren kendisini tasavvufî bir hayatın içinde bulmuştur. Çok küçük yaşta Kur'an-ı Kerim okumaya başlayan Recep Camcı hâfızlığını dokuz yaşında bitirdi. Onu dini sahada hoca olarak görmek isteyen Babası tarafından hâfızlığı tamamlattırılarak özel dersler aldıttırıldı. Receb Camcı, hâfızlığını tamamladıktan sonra ilkokula gitti

bu arada Vâiz Hakkı Adıgüzel, Servet Ahıskalı, Çorum Müftüsü Mehmet Tevfik Efendi, Server Efendi ve Hakkı Bilal Efendi'den özel dersler almaya devam etti. İstanbul'da Üsküdar’daki İskele Camii imamlığı için açılan imtihanı kazanmış ise de Çorum eşrafından merhum Enver Aksu, İbrahim Yanıkoğlu ve Mahmut Kavukçu İstanbul'a gelerek kendisini Çorum’a dönmeye ikna ettiler. 1956 yılında İmam Hatip Okulunda Kur'an-ı Kerim ile Din ve Akaid hocası olarak göreve başladı. Askerde iken 1955 yılında İran Şahı Rıza Pehlevi'nin Ankara'ya gelişi sebebi ile bando takımları yanında İstanbul'dan mehter takımı da getirilmişti. On beş gün kadar mehter takımı Ankara'da prova yaptı. O zaman mehter müziği ile ilgili notlar aldı. O notlardan yararlanarak İmam Hatip Okulundaki ilk mehter takımını kurdu.

Ayrıca 40 kişilik bir mevlit ekibi kurdu. Bu faaliyetler şehirde fevkalade ilgi görmüş ve halkın beğenisini kazanmıştı. Yine bu dönemlerde Çorum’da oluşturduğu semâ ekibinin gösterileri haftalarca, yer bulunamayacak kadar dolu olan salonlarda gösteri yapmıştır.

Bu çalışmalarında İmam Hatip Okulu Müdürü merhum Necmi Şamlı Bey’in yardımı ve hizmetleri unutulmazdır. 9-10 yıl bu faaliyetlere İmam Hatip Okulunda devam etti. Kur'an-ı Kerim yanında din ve akâid derslerine de girdi. İmam Hatip Okulunda çok disiplinli bir Kur'an eğitimi vermeye çalıştı. Lise kısmına geçen bazı öğrencileri hâfızlığa başlattı. 1965 yılında çıkan bir yasa gereği devlet memurlarının iki ayrı iş yapamayacakları kararlaştırılınca İmam Hatip Okulundaki görevinden ayrıldı. İlk imamlığı Bahçelievler Camii’nde idi. 1966 yılında Kubbeli Camii'ne, bundan iki sene sonra da Ulu Cami'ye görevi nakledilmiştir. Otuz bir sene Ulu Cami'de görev yaptı. 1998 senesinde yaş haddinden emekliye ayrıldı.