Kırmızı Cuma
Geçmişe dönük herkesin “Ben biliyordum” demesinin kimseye faydası yok. Ahlaki de değil. Zamanında söylemeyip şimdi konuşmak neyi değiştirir ki? Keşke o zaman bunları söyleselerdi. 240 şehit verildikten sonra “Ben demiştim” demek onların hatırasına hürmetsizlik oluyor. Diğer taraftan hiç kimsenin bu kadarını öngörebileceğini zannetmiyorum.
Ankara, 'Çargad'ın Neresi Olduğunu Unutmadı...
10 Ağustos akşamı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yaptığı konuşma ile de Erdoğan, “parlamento idamı kabul edip bana gönderirse onaylarım” cümlesi ile AB'nin, “müzakereleri durdururuz” tehdidini/blöfünü gördüğünü, bunu yaparken de gücün kaynağı milletin, TBMM'nin üzerine çıkamayacağının işaretini veriyor.
Aynanın İki Yüzü: ABD ve Rusya
Osmanlı çöktüğünden ve Türkiye kurulduğundan bu yana, Türkiye’yi hep kontrol etmekte olan İngiltere, 1945 sonrası bu görevi ABD’ye devretti. Şimdi baktığımızda; Atatürk’ün “beni Türk hekimlerine teslim edin” cümlesi, basit ve kendi doktorlarına önem verdiği anlamına gelen bir cümle olmadığını anlamaktayız.
Sağduyu ve Darbe Dehşeti!
Nitekim önce çözüm süreci sonlandı, sonra ‘’hendek/barikat’’ savaşları başlatıldı ve en nihayet 15 Temmuz’da en sona sakladıkları ‘’kozlarını’’ harekete geçirerek fiilen iktidar gasp edilmeye çalışıldı. Ama 2013 yılında başlayan bu dalga 15 Temmuz gecesi ‘’boğazın mavi sularında’’ halk dalga kıranına çarpıp, gerçek mezar kazıcısıyla yüzleşti ve nihayet sonlandı.
Normale Dönüyoruz
Nurseli İdiz Cihangir'de bir kafede görülmüş... Kılıçdaroğlu, amacının sanatçıları özgürleştirmek olduğunu açıklamış... Genco Erkal, sahnede Nazım ve Brecht şiirleri okuyarak "tiyatro olmayan çakma tiyatro" çalışmalarını sürdürecekmiş... Haberler bunlar. Çarçurlar yavaş yavaş "geleneksel" yerlerini alıyorlar. Darbe girişiminden bir ay sonra normale dönüyoruz. Basının gereksiz kesiminden Rita Fink ve İvana Sert haberlerini de bekleriz.
Gülen Diyasporası Neden Kritik?
Obama yönetiminden iade konusunda bir girişim beklenmezken H. Clinton'un başkan seçilmesi durumunda ne yapacağı da belirsiz. Gülencilerin Clinton'ın kampanyasına destek verdiği ve Washington'daki iktidar çevrelerine kendilerinin hala "kullanışlı" olduğunu ispatlama peşinde olduğu biliniyor. Gülen, ABD'de rahat bir sığınak bulmaya devam ettikçe FETÖ tabanını motive etmeye, hatta yeni saldırılar için yönetmeyi sürdürecek. Bu yapı devletin kritik kurumlarından ne kadar tasfiye edilse de daha sapkın formlarla kendini üretebilir.
Türkiye ve Rusya İlişkilerini Tazeliyor…
Türkiye ve Rusya’nın yeni ilişki döneminde iki ülke olarak doğrudan DAEŞ’ e karşı mücadeleyi gündeme almaları gerekir ki, ABD’nin bu örgüte karşı mücadele ettiğini bahane ederek PYD yi meşrulaştıran yaklaşımının etkisizleşmesi sağlanarak Suriye’nin toprak bütünlüğü korunabilsin. Türkiye ve Rusya için Suriye konusunda en önemli ortak nokta, her iki ülkenin de Suriye’nin toprak bütünlüğü tezinde buluşabilecekleridir. Bu ortak tez, hem PYD’ nin hem de DAEŞ ‘in anti tezidir.
Gerçeğin Hakkını Vermek
Siz bakmayın, ekranlardan, köşelerden gelen “biz söylemiştik” böbürlenmelerine. Herkesin kişisel arşivi bir tık mesafesinde. Hrant Dink’te, Roboski’de, 7 Şubat 2012 Hakan Fidan operasyonunda, Gezi’nin bir gecede tırmandırılışında, hele hele 17-25 Aralık’ta bütün gövdeleriyle ters köşeye yattılar. Haziran seçimlerinin ardından HDP destekli CHP-MHP koalisyonu için çırpındılar. Son beş altı yıldır bırakın Gülen üstünden yürütülen küresel operasyonu tehdit olarak görmeyi; ısrarla Erdoğan’ı tasfiye edecek cephenin bir müttefiki olarak değerlendirdiler Cemaati.
Kürtler ve Fethullahçılar
Cemaatin Kürt sorununda tam bir “şahin” çizgisi izlediğine ve bütün barış arayışlarını, özellikle de son yılların resmî ve fiilî Çözüm Süreci’ni her yolla sabote etmeye çalıştığına dair kanaatim yeni değil. 2009’un KCK tutuklamaları, şüphelerimi tetikleyen ilk olaydı. O sıralarda Taraf’ta “Okuma Notları” diye bir köşem vardı. Aynı Taraf’ta, Önder Aytaç ve Emre Uslu diye iki Cemaatçi polis de yer alıyordu. Başta birlikte yazıyorlardı; sonra ayrıldılar ve iki ayrı köşe edindiler. Tamamen sertlik yanlısıydılar. Döne döne yoğunlaştıkları nokta, PKK’nın ve/ya Kürt sorununun sırf askerî yöntemlerle çözülebileceğiydi. Madalyonun diğer yüzünde, AKP hükümetini fazla gevşek ve yumuşak buluyorlardı. Tabii KCK tutuklamalarını da hararetle savunuyorlardı.
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...