Kazan’dan Çorum’a uzanan bu yolculuk; sadece coğrafi bir geçiş değil, bir ruhun yeniden doğuşu. Elvira, ateist bir ailede büyüdü. Çocukluğunda Paskalya yumurtaları süsleyip kiliselere mum dikse de, içindeki boşluk hiç dinmedi. Ta ki televizyonda Kur’an-ı Kerim’in yakıldığına tanık olup, “Bu kitapta ne yazıyor?” diye merak edene dek…

Rusçaya çevrilmiş Kur’an mealini okurken içi titriyordu. Gözyaşlarıyla okuduğu ayetler, onu İslam’ın “zulüm” değil, “rahmet” dini olduğuna ikna etti. Türkiye’ye taşındıktan sonra Türkçe meal de okudu ve 2023 Eylül’ünde Kazan’da şehadet getirdi.

Ama bu sadece “ben artık Müslümanım” demekle kalmadı. İlk namazla birlikte başka bir evrene geçtiğini hissetti. Hidayet yolculuğunun ardından tesettüre girdi. En büyük zorluğu çevresi oldu. Kimi “başındaki ne” diye sordu, kimi “biz seni örnek alıyorduk” diyerek sitem etti. Ama Elvira artık kim olduğunu biliyordu: “İslam kötü değil, insan kötü” diyor gülümseyerek.

Türkiye’yi ise bir nimet olarak görüyor. “Recep Tayyip Erdoğan gibi bir lider başka Müslüman ülkelerde yok. Türkiye İslam’ın bayraktarlığını yapıyor, ben de artık Türkiyeliyim,” diyor gururla. Ve şu cümleyle bitiriyor sohbetimizi:
“Rabbinin huzurunda olmak… bir başka.”

Bazen bir insan sadece kendini değil, çevresini de dönüştürür. Elvira’nın sessiz devrimi işte tam da böyle başlıyor...

İSLAM'I KABUL ETTİKTEN SONRA HAYATINIZDA NE GİBİ DEĞİŞİKLİKLER OLDU?

Elvira, bu soruya içten bir şekilde şu sözlerle karşılık veriyor:

“Doğru insanlar da çıktı karşıma, elhamdülillah. Derin bir araştırma içindeyken bana yardımcı olan, Hitit Üniversitesi'ndeki arkadaşlarım ve hocalarım yolumu aydınlattılar. Özellikle Çorum'un Valide Sultan Talebe Yurdu öğretmenlerinden ve öğrencilerinden, aynı zamanda İslam’ı yaşayan iş arkadaşlarımdan Allah razı olsun.

Adeta bir çukurdan çıkmış gibiydim. Kendimi yeniden doğmuş gibi hissettim.

Eşim, bu halime ne sevindi ne de kızdı. Yeni imajıma alışması yaklaşık üç gün sürdü.

Şimdi herkese şunu söylüyorum: İslam kötü değil, insan kötü.”
 

İSLAM'IN SİZE KATTIĞI EN ÖNEMLİ DEĞER VEYA DUYGU NEDİR?

Elvira, bu soruya şu cümlelerle karşılık veriyor:

“Allah gözlerimdeki perdeyi kaldırdı ve bu dünyanın geçici olduğunu hissettirdi. Artık sabahları uyandığımda hayata daha derin bir anlamla bakıyorum. Eskiden sadece planlar, kaygılar ve dünya telaşı vardı. Şimdi kalbimde Allah’a karşı duyduğum derin bir huzur ve tevekkül var.

Hayatın her anının imtihan olduğunun farkındayım. Bir sıkıntı geldiğinde ‘bu da geçecek’ diyebiliyorum, çünkü bu dünya bir durak sadece. İslam bana sadece bir inanç değil, bir perspektif kattı. Kendimi daha güçlü, daha sabırlı ve daha anlamlı bir hayatın içinde hissediyorum.”

GÜNLÜK HAYATINIZDA DİNİ VECİBELERİNİZİ YERİNE GETİRİRKEN KARŞILAŞTIĞINIZ ZORLUKLAR VAR MI?

Elvira bu soruya biraz hüzün, biraz kararlılıkla şöyle cevap veriyor:

“Evet, özellikle evde eşimin akrabaları tarafından şaşkınlıkla karşılandım. Bana ‘Yenge, kafandaki ne? Sana ne oldu? Kafanı, alnını kapatmışsın’ dediler. ‘Çıkar şu kafandakini. Eskiden kısa kollu, dekolte giyiniyordun. Biz seni örnek alıyorduk, sen de gittin onlar gibi oldun,’ diye tepki gösterdiler.

Halbuki ben içten içe öylesine huzurluydum ki… Kapanmanın ne güzel bir örtü, ne büyük bir emanet olduğunu hissettim. Allah’ın emrini yerine getirmenin verdiği huzur, onların söylediklerinden çok daha güçlüydü.

Zamanla alışacaklar. Yapacak bir şey yok. Herkes her şeyi hemen anlamak zorunda değil. Ben yolumdan eminim.”
 

İSLAM'I ARAŞTIRAN VEYA BU KONUDA KARARSIZ OLAN İNSANLARA NE SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?

Elvira, bu soruya anlam yüklü cümlelerle yanıt veriyor:

“İlk önce şunu söylemek isterim: Allah, dileyeni ve layık gördüğünü doğru yola ulaştırır. Allah, hak edeni saptırır; ama kendisine yönelen kimseyi de mutlaka doğru yola iletir.

İslam’ı araştıranlar mutlaka Kur’an-ı Kerim’i anlamaya çalışarak okumalı. Özellikle Arapça bilen arkadaşlardan destek alarak, mealin daha doğru kavranması çok önemli. Çünkü biz dinle ilgili her şeyi Kur’an’dan öğreniyoruz. Bu, en sağlam öğrenme metodudur.

Kararsız olmak, bocalamak gayet normaldir. Sonuçta Allah bize akıl vermiş, düşünelim diye. Hemen ibadetle başlamak gerekmez. İslam’ı hakkıyla yaşamak için önce onu anlamak gerekir.

Gerisi mutlaka çözülecek…

Herkese ilk namazın verdiği o derin duyguyu yaşamayı diliyorum. Kendinizi tutmayın, ağlayın. Rabbinin huzurunda olmak bir başka...”

TÜRKİYE VE DİĞER MÜSLÜMAN ÜLKELERLE İLGİLİ DÜŞÜNCELERİNİZ NELERDİR?

Elvira, bu soruya duygu yüklü ve içten ifadelerle yanıt veriyor

“Yeni hayata başladığım, ailemi kurduğum Türkiye’de başörtüsü konusunda kendimi güvende hissediyorum. Türkiye çok güçlü bir ülke ve İslamiyet’in en güzel şekilde temsil edildiği topraklardan biri.

Türkiye’deki Müslümanlara seslenmek istiyorum: Ülkenizin kıymetini bilin. Allah size dört mevsimi birden bahşetmiş. Çok güzel bir ülkede yaşıyorsunuz.

Diğer Müslüman ülkelere gelince… Onların Recep Tayyip Erdoğan gibi bir liderleri yok. Erdoğan bence çok pragmatik bir adam. Türkiye, Müslüman bir ülke olarak diğer İslam ülkelerine gerçekten bayraktarlık yapıyor.

Ben artık kendimi de Türkiyeli hissediyorum. Bu ülke benim de vatanım. Ülkemize sahip çıkalım, kıymetini bilelim Elvan Bey.

Ve ayrıca şunu da içtenlikle söylemeliyim: Çorum’umuzu çok seviyorum.”

BİR ARAYIŞIN, BİR DÖNÜŞÜMÜN VE BİR TESLİMİYETİN HİKÂYESİ…

Elvira Uçar’ın hikâyesi sadece bir din değiştirme süreci değil; aynı zamanda insanın kendi özüne, yaradılışına ve ruhsal uyanışına doğru attığı cesur bir adımın ifadesi.

Rusya'nın Kazan şehrinden Çorum'un sokaklarına uzanan bu manevi yolculuk, tesadüflerle değil, bilinçli sorgulamalar ve derin içsel keşiflerle şekillendi.

Onun ifadelerinde samimiyeti, korkuyu, huzuru ve dönüşümün bütün katmanlarını görmek mümkün. Elvira artık yalnızca bir Müslüman değil; yaşadığı topraklara gönülden bağlanmış, inancını kalbinde taşıyan bir Türkiye sevdalısı…

Her yeni yolculuk gibi onunki de sorularla başladı ama cevapların geldiği yerde artık huzur vardı.

“İslam’ı araştıranlara sadece tek bir şey söylemek istiyorum: Kalbinizi kapatmayın… Çünkü bazen Allah, aradığınız cevabı bir ayette, bir tesettürde ya da ilk namazınızda gözyaşlarınızla birlikte verir.”