‘AFET SAYISI 500’DEN 1500’LERE ÇIKTI’

Pınarcık köyünde Ali Yarbaşı’ya ait ceviz, elma ve armut bahçesini gezen Bayraktar, çiftçilerin taleplerini dinledi.

Bahçede inceleme yaptıktan sonra gazetecilere açıklamalarda bulunan Bayraktar, geçtiğimiz aylarda yaşanan don olayının tarımsal üretim açısından kötü olduğunu belirtti.

Bayraktar, çiftçilerin şu anda destek beklediğinin altını çizerek, Tarım ve Orman Bakanlığının bir çalışma yaptığını, nakit desteğin yanı sıra çiftçilerin bankalara olan borçlarının yapılandırılması yönünde taleplerinin olduğunu söyledi.

‘Tarihin en büyük afetini yaşıyoruz’ diyen Bayraktar; “Ülkemizde son zamanlarda yaşadığımız doğal afetler ve mevsim kaymaları tarımsal üretimi fevkalade olumsuz etkiliyor. Hem tarımsal üretim alanlarımız hem de çiftçilerimiz bu durumdan fevkalade olumsuz etkilendi. Tabii ben aşağı yukarı 26 vilayeti gezdim, Çorum 27 vilayetimiz. Türkiye'nin her tarafında yaşadığımız bu büyük afeti görme imkanı buldum. Bu yaşadığımız en büyük afet diyebiliriz. Ben bu yaşa geldim böyle büyük bir afet görmedim. Tarihin en büyük afetini yaşıyoruz ve bu afeti üzülerek ifade ediyorum 65 ilimizde yaşıyoruz.” şeklinde konuştu.

 

Artan afet sayısına dikkat çeken Bayraktar;

“Aslında bu mevsimsel kaymalar bundan sonra da devam edecek. Bunun tedbirlerini de şimdiden almak gerekiyor. Son 30 yılın en düşük sıcaklık değerleri ile karşı karşıya kaldık. Türkiye'de üzülerek ifade ediyorum afet sayısı artıyor. 2014 yılında 500 olan afet sayısı, 2024 yılına geldiğimizde 1457 rakamına ulaştı. Afet sayısının artmasının yanında afetin asıl tehlike olarak şiddeti de artıyor. Yani eksi 15-20 dereceleri gördük. Eksi 3 dereceleri tolere edebiliriz ama eksi 10-20 derecelerde hiçbirini kurtarma şansımız olmaz. 65 ilimizde meyve bahçeleri perişan oldu. Çorum’da ceviz, elma, armut, kiraz, kayısı gibi bir çok meyvemiz yüzde 100’lerde mertebesinde zarar görmüş durumda.” dedi

Afetten zarar gören çiftçilerin önümüzdeki yıllarda bahçelerini kurtarabilmesi için desteğe ihtiyacı olduğunu aktaran Bayraktar, şunları söyledi;

“Özellikle bizim üreticilerimizin bahçeleri gördüğümüzde üreticilerimizin beklentileri de bu afetin büyüklüğüne göre şekilleniyor. Öyle yerler var bak gördük dallar kurumuş meyve ağaçlarının gövdeleri zarar görmüş. Bu şu demektir; ‘Önümüzdeki yıllarda bu ağaçlar meyve tutumu yapmayacak’ demektir. İyi bakım yaparsak bazı bahçeleri kurtarmamız mümkün olabilir. İşte bu manada afetin de büyüklüğünü dikkate alarak üreticilerimizin bazı talepleri var. Bu taleplerin yerine getirilmesi lazım. Bununla alakalı hem sahayı geziyoruz Hem Ankara'ya geldiğimizde sayın cumhurbaşkanımıza, maliye bakanımıza, çalışma bakanımıza ve tarım bakanımıza sahada gördüklerimizi anlatıyoruz. Çiftçilerimizin taleplerini dile getiriyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızla 15 günde 2 defa bir araya geldim ve sahada gördüklerimi anlattım. Sahadaki manzarayı kendileriyle paylaştım. Şimdi burada üreticilerimiz haklı olarak bir maddi destek istiyorlar. Çünkü çiftçilerimizin önümüzdeki yıl bu bahçelere girebilmeleri için maddi desteğe ihtiyacı var. Tarım Bakanlığı bu manada bir çalışma yapıyor.

‘BORÇLARIN YAPILANDIRILMASI GEREKİYOR’

Tarım müdürlüklerinde her ürünle alakalı nakit yardımı düşünülüyor bunun çalışması şu an devam ediyor. Kısa sürede de bunu ödemeyi planlıyorlar. Ama bizim farklı taleplerimiz de var. Türkiye'de çiftçimiz özel bankalara, kamu bankalarına Tarım Kredi kooperatiflerinde borçlanarak üretim yapılıyor. Çiftçi borçlanarak üretim yapıyor. Dolayısıyla bu sene bu ürünlerden para kazanamayacağı için borçlarını da ödeyemeyecek. Yani bu borçların muhakkak surette yapılandırılmasını istiyoruz.

‘2030 YILINDAN SONRA TÜRKİYE SU FAKİRİ ÜLKE OLACAK’

Bir de TARSİM ile alakalı şikayetlerinde giderilmesi lazım. TARSİM’in alanlarda dil bir şekilde, hakkaniyetli bir şekilde tespit yapmasını istiyoruz. TARSİM alanların beşte birinde ve çiftçimizin üçte TARSİM alanların 5’te 1’inde ve çiftçimizin 3’te 1’inde var. Bu yeterli değil. Bunu arttırmamız lazım 2030 yılından sonra Türkiye su fakiri bir ülke olacak. Kişi başı su miktarı 1000 metre küpün altına düşecek. Bunun tedbirlerinin şimdiden almamız gerekiyor. Almazsak ne olur; ‘Almazsak Allah muhafaza ülkenin gıda güvenliği tehlikeye girer. Bugün sofralarımızda 3 öğün bir şey eksik değilse bu üreticimizin fedakar üretimi ile mümkün oluyor. Ama yarın sofralarımızda eksik olduğu zaman ahlar vahlar para etmez. Onun için bugünden tedbirler almak lazım.

‘ELEKTRİK FİYATLARINDA İNDİRİM YAPILMASINI TALEP EDİYORUZ’

Önümüzdeki yıllar Türkiye Akdeniz havzasında kuraklık yaşayacak. Çitçimiz daha fazla su kullanmak zorunda kalacak. Daha fazla elektrik kullanmak zorunda kalacak. Enerji maliyetleri artacak. Biz bu manada sulama ücretlerinde çok pahalı olduğundan yakınıyor çiftçimiz. Sulama ücretlerinde indirim istiyoruz ve en fazla yıllık olarak artan girdiğimiz elektrik. Ben bunu her ay açıklıyorum. Elektrik fiyatları çok hızlı artıyor. Burada da üreticimiz destek talep ediyor, sulama ücretlerinin düşürülmesi elektrik fiyatlarında da indirim yapılmasını istiyor.

‘ÇİFTÇİLERİMİZ SGK PRİMLERİNİ ÖDEYEMİYOR’

Çiftçimiz Sosyal Güvenlik Primlerini ödeyemiyor. Primler 9 bin lira olmuş ve çiftçimize ağır geliyor. 2021 yılında Sosyal Güvenlik Kurumu’na kayıtlı olan çiftçi sayımız 1 milyon iken bugün 400 bine düşmüş. Onun için primlerin aşağı düşürülmesini talep ettik. Bu konuyla alakalı da çalışma yapılıyor. Tarımda yaş 59. Gençlerimizi bu sektörde tutamıyoruz. Tadım sektörü ekonomik bir faaliyet. İnsanlar para kazanırsa bu işi ya yapar. Para kazanamayan kaçıyor. Gençlerimiz gittikleri yerde inanın mutlu değiller asgari ücretle çalışıyorlar. Şimdi burada özellikle tarım sektöründe niçin destek istiyoruz aile işletmelerini bizim korumamız lazım. Aile işletmelerini koruyamazsak bu ülkenin gıda güvenliğini sağlayamayız. Yani biz tarımda insanlarımızın şehirlerde asgari ücretle kazandığı parayı kazandıramazsak hem çiftçimizi hem de gençlerimizi tarlada tutamayız."