Elvan Simsek

hitittv.net

1128 AKADEMİSYENİN PKK SEVİCİLİĞİ

Bu köşe yazısını MUTLAKA OKUYUN... Tüm bildiklerinizi unutun, Bakın 1100 akademisyenin imzaladığı o bildirinin arkasında kimler varmış.Bu bildiri, PKK/KCK Yönetim kadrosu tarafından deklare edilerek yayımlanmadı. Bildiri, bilakis kendisine "Akademisyen" diyen ve sözüm ona barışa duyarlı ve artık "Kan dökülmesin" talebinde bulunan kişiler tarafından yayımlandı.

A
a
Gazeteci Yazar  Emre Erciş meslektaşımın harika yazısı...

Yılın Bombasını PATLATTI...
Bu köşe yazısını MUTLAKA OKUYUN...

Tüm bildiklerinizi unutun, Bakın 1100 akademisyenin imzaladığı o bildirinin arkasında kimler varmış...
1128 "AKADEMİSYEN" VE ALMAN GİZLİ SERVİSİ BND
"Bu suça ortak olmayacağız" sloganıyla yola çıkan Bini aşkın "Akademisyen", İstanbul ve Ankara'da eş zamanlı toplanarak imza altına altıkları bildiriyi, kamuoyu ile paylaştı.
89 farklı üniversiteden 1128 "Akademisyen"in imzası bulunan bildiride, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti, başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmeli ve müzakere koşulları hazırlanarak Kürt Siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritası oluşturulmalı." denilerek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti "Katil ve Soykırımcı" ilan edildi.
Evet, evet…Yanlış okumadınız!
Bu bildiri, PKK/KCK Yönetim kadrosu tarafından deklare edilerek yayımlanmadı. Bildiri, bilakis kendisine "Akademisyen" diyen ve sözüm ona barışa duyarlı ve artık "Kan dökülmesin" talebinde bulunan kişiler tarafından yayımlandı.
Dile kolay…1128 "Aydın" ve "Akademisyen".
Başını Ahmet İnsel, Esra Mungan, Koray Çalışkan, Murat Paker gibi isimlerin çektiği bu isimler sadece Güneydoğu'da yaşanan olaylara mı duyarlı?
Elbette hayır!
Mesela bu "Akademisyenler" "Ermeni Soykırımı" iddialarına da sessiz kalmadı. Aralık 2008'de aynı isimler yine bir araya gelerek "1915'te Osmanlı Ermenileri'nin maruz kaldığı büyük felaket'e duyarsız kalınmasını, bunun inkar edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyorum." diyerek, Osmanlı devleti'nin "Ermenilere soykırım" yaptığını iddia edip, "Ermeni vatandaşlardan özür dileyerek" o dönem Osmanlı Devleti'ni de "Katil ve Soykırımcı" ilan etmişti.
Peki ama bu "Akademisyenler"i bir araya getiren ve çatısı altında yaşadığı devletine "Katil" dedirten irade sadece "Barış ve adalet duygusu" mu?
İşte asıl önemli soru bu!
İçlerinde öyle bir isim var ki "Akademisyen" kimliği dışında her taşın altından o çıkıyor. Bir bakıyorsunuz "Gezi Olayları"nda bir bakıyorsunuz "Yasa dışı sol örgütler"in basın açıklamalarında boy gösteriyor.
Son olarak bu isim, Silivri Cezaevi önünde "MİT Tırları" görüntüsünü yayımlamak ve "Devlet Sırrını İfşa etme" iddiasıyla tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dürdar ve gazetenin Ankara temsilcisi Erdem Gül ile tutuklu bulunan diğer gazeteciler için yapılan "Umut Nöbeti"nde karşımıza çıktı.
Tahmin ettiğiniz gibi Koray Çalışkan'dan bahsediyorum.
Son olarak Silivri Cezaevi önünde karşımıza çıkan Çalışkan'ın yanında öyle bir isim vardı ki "İşte asıl önemli soru bu!" dediğim sorunun da cevabı niteliğindeydi.
Almanya Federal Meclisi'nde Yeşiller Partisi Milletvekili olan Özcan Mutlu.
Bu ismi önemli kılan Alman Federal Meclisi'nde milletvekili olması değil!
"Yeşiller Partisi"nin bir üyesi ve Türkiye'de aktif olarak faaliyet gösteren "HEINRICH BÖLL STIFTUNG" derneği ile ilişkili olması.
Koray Çalışkan'ın yakın dostu ve Almanya'daki gözü kulağı olan Milletvekili Özcan Mutlu'nun üyesi olduğu "Yeşiller Partisi"nin bir kolu olan bu derneğin faaliyet alanı oldukça ilginç. Söz konusu dernek, "Türkiye'nin Avrupa Birliği reform sürecini destekleyen tartışmalar yürütüyoruz" diyerek "Kürt Sorunu" ile yakından ilgileniyor ve özellikle Güneydoğu bölgesinde konferanslar gerçekleştiriyor.
"HEINRICH BÖLL STIFTUNG" vakfının en belirgin özelliği Alman Gizli Servisi BND ile olan yakın ilişkisi.
BND'nin espiyonaj çalışması için en çok kullandığı vakıflardan birisi de "BÖLL" vakfı. Ne kadar ilginçtir ki 1988 yılında kurulan bu vakıf'ın da tıpkı diğer Alman Vakıfları gibi, Alman iç politikasına karışması yasak. Alman devletinin öngördüğü sınırlar içinde hareket eden vakıf, özellikle Türkiye karşıtı tüm etnik, ideolojik ve dinsel yapılanmaların yanı sıra, Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı, İçişleri ve Dışişleri Bakanlığı, Protestan ve Katolik Kilise Akademileriyle yine bunlara bağlı haber ajansları ve diğer medya kuruluşları ile koordineli ve organik bir ilişki içinde.
Bu derneği ilk olarak, "Bergama Altın Madenleri" ve bu madenlerin işletmeye açılmasının ardından Necip Hablemitoğlu gündeme getirirken, kaleme aldığı "Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası" isimli kitabında dernek hakkında birçok belge ve bilgiyi paylaşarak belki de kendisini suikaste götüren o hazin sonu da hazırlamış oldu.
İşte bugün Koray Çalışkan ve Alman Yeşiller Partisi Milletvekili Özcan Mutlu'nun başını çektiği "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı deklarasyon adı altında Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Kürt halkına yönelik bir "Soykırım" ve "Katliam" ile itham olunuyorsa, bunun nedeni sadece iddia edildiği gibi "Devlet Düşmanlığı" değil, aynı zamanda Almanya ve BND tarafından kapalı kapılar arkasında planlanarak uygulamaya koyulan, bir operasyon olma ihtimalidir.
Türkiye'de bir "Kürt Sorunu Var" algısını yaratan ve PKK Terör Örgütüne destek veren ülkelerin başında Almanya ve gizli servisi BND gelmektedir. Türkiye'yi bölerek "Kürdistan" projesinin hayata geçirilmesini isteyen Almanya, bu amaç ve hedef doğrultusunda ülkemizde faaliyet yürütürken, sadece espiyonaj çalışmasıyla yetinmiyor, aydın, sanatçı, akademisyen, gazeteci, dini cemaatler gibi birçok kişi ve gruplarıda kullanarak bir algı operasyonu gerçekleştiriyor.
Bunun son örneği 1128 "Akademisyen".
Ya da diğer bir değiş ile içimizdeki 1128 "İrlandalı".
Türkiye Cumhuriyeti Devletini "Katil" ilan eden bu bildiriye imza atanlar hakkında sadece yasal işlem yapılması yetmez. Aynı zamanda bu bildiriyi hazırlayan ve bir propaganda aracı haline dönüştüren kişilerin Almanya ve BND ilişkileride araştırılmalı ve içlerinde "Etki Ajanı" olarak kullanılanlar var ise tespit edilerek yargı önüne çıkarılmalı.
Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti üzerine oynanan oyun sadece iç dinamikler üzerinden değil, aynı zamanda yabancı gizli servislerin Türkiye'de faaliyet gösteren "Ajan" ve "Etki Ajanları" tarafından da pratiğe dönüştürülüyor.


Gazeteci Emre Erciş
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

hava durumu HAVA DURUMU
anket ANKET

YENİLENEN SİTEMİZİ NASIL BULUYORSUNUZ?

e-gazete E-GAZETE
arşiv HABER ARŞİVİ
linkler LİNKLER
  • http://www.hitittv.net Çorum'un Ulusal ve Yerel
  • İnteraktif haber sitesi
  • Sondakika Çorum Haberleri
duyurular DUYURULAR
Bu haber ilginizi çekebilir! Kapat
sol reklam
Önce çevre
Erdoğan reklam